Metaverse’de Gayrimenkul Satmak Suç mu?
Zamanında Arsa Satın Almamış Dede (Metaverse de Gayrimenkul Almamanın Hazin Sonu mu!)
Popülizmin gücü, çok kullanılan bir kelimenin muğlaklığıdır. Metaverse, NFT, Web 3.0 kavramlarını popülizme kurban etmeye ramak kalmışken, hiçbir finansal haber programı bu teknolojilerin insan hayatını nasıl kökten değiştireceğini söylemeden yayınlarını tamamlamadığını görüyoruz. Metaverse ve gayrimenkul ilişkisi de bunlardan birisidir.
Nitekim çağın en önemli korkularından birisi “ya birşey kaçırırsam korkusu”. Dedelerimizin almadığı arsalar sebebiyle hayıflanırken tapuda sıraya girmeden kolaylıkla gayrimenkul alabileceğimiz bir yol göründü. Aylarca alın teriyle çalıştığınız o “gerçek” paranızı 3 boyutlu bir cennete! dönüştürmeden önce acaba yapılan bu iş tamamen legal mi, bu sanal arazi alımı kayıt dışı bir menkul kıymet alımı olabilir mi diye düşünmek de gerekiyor.
Son 5 yıldır kripto paralar için nasıl bir regülasyon olmalı diye tartışıp dururken ve dahası sonuca varamamışken NFT, P2E, Metaverse, Web 3.0 gibi akıncıların koşarak geldiği hukuk meydanına bir sorun daha peydahladık.
Konuyla birazcık da olsa ilgilenenler bir token’ın menkul kıymet mi, utility mi olduğu konusunda bir tartışma olduğuna kulaktan misafir olmuşlardır. Birazcık daha ilgilenenler bunun en çok ABD ve Kanada’da tartışıldığını ve taa 1946’da verilen bir mahkeme kararından yola çıkılarak söz konusu mahkemenin ortaya koyduğu kriterlerin (Howey testi) önemli bir rehber olduğunu bilirler.
Öncelikle izinsiz menkul kıymet ihraç edilmesi veya bir şey vaat ederek halktan para toplanması meselesi dünyanın her yerinde adli bir olaydır. Yani sermaye piyasası düzenlemeleri bunu hapis cezasıyla sınırlamıştır. Ancak gri olan yer, o “şey” in gerçekten menkul kıymet sayılıp sayılmayacağıdır. Bunu kesin bir şekilde analiz etmek o kadar zordur ki, Ripple vakasında bile dünya ikiye bölünmeyi başarabilmiştir.
Biz de çok popüler bir konuda Metaverse platformlarında bu işler nasıl dönüyor onu analiz edeceğiz. Burada The Sandbox adlı metaverse güzel bir case. Benzeri pek çok metaverse uygulaması oyunu var. Sandbox da gayrimenkulleri temsil eden NFT’leri satın alıyorsunuz ve siz de metaverse de gayrimenkul sahibi oluyorsunuz! Peki bu aslında menkul kıymet mi? Gerçek bir gayrimenkul olmadığı kesin ama bu arsaları temsil eden LAND token’ları aldığınızda aslında menkul kıymet gibi bir finansal araç mı almış oluyorsunuz. Şimdi Howey testini LAND token’lara uygulayalım mı?
THE SANDBOX Ne Ola ki?
Sandbox yüzlerce metaverse projelerinden sadece birisi ancak en çok bilinenlerdeni. Blockchain tabanlı bir oyun, Ethereum blokchain üzerinde yapılmış. Oyuncular hem oyun oynayabiliyor hem de para kazanabiliyor. Kısmen merkezi olmayan bir yapı var ve community güçlü. Oyun sunum açısından Minecraft oynayanlara tanıdık gelebilir. Bireyler kendileri veya diğer oyuncular tarafından kullanılmak üzere dijital varlıklarını geliştirebilmekte, bunları satarak para kazanabilmektedir. Bu oyunda ayrıca SAND adlı bir token varki takasta-alışverişte kullanılıyor. İnsanlar geliştirdikleri NFT’leri SAND karşılığı satabiliyorlar. NFT’ler, kullanıcıların geliştirdiği benzersiz token’lar anlamına geliyor. Sanat ve müzik sektöründe NFT’ler malum çok yaygın ancak Sandbox oyununda arazilerde LAND adlı NFT token’lara temsil ediliyor. Şöyle ki, 166.464 adlı parsele bölünmüş SANDBOX dünyasında 408X408 benzersiz sanal araziler mevcut. Bunların herbiri LAND adlı NFT token’larda temsil ediliyor. Sanbox bazen açık artırmayla bazen normal piyasada söz konusu LAND’ları satabiliyor. Fiyatlar da düşük değil 7-10 bin USD’leri buluyor! Bir de bu bir token’in miktarı. Bir kişinin gayrimenkul alması onlarca yüzlerce LAND token’ı almasını gerektiriyor.
İnsanlar The Sandbox’ta arazi satın almaktan bahsettiğinde, aslında bu LAND tokenlerinden bir veya daha fazlasını satın almaktan bahsediyorlar. LAND token’ın sahiplerinin Sandbox’da ciddi hakları mevcut. Oyunda söz konusu sanal alana tekabül eden yerin sahibi bu kişiler öncelikle. Her LAND boş bir arsa şeklinde geliyor ve kişiler kendi isteklerine göre araziyi tasarlayabiliyorlar. LAND sahipleri kendi alanlarında kendi oyunlarını geliştirebiliyorlar. Şöyle ki bir oyun geliştiricisi istihdam ederek kendi alanlarında oyun yayımlama imkanına sahip olabiliyor. Bazen de bu kişiler LAND’ları başka oyun geliştiricilere projelerini yapabilmeleri için kiralayabiliyorlar.
Tüm bu işlemler SANDBOX eko sisteminde gelir elde edilebilmesini sağlıyor. LAND’larda geliştirilen bu oyunlar SAND tokenları karşılığı oynanarak gelir elde ediliyor, tıpki atari salonlarındaki jetonlar gibi. Bu durumda LAND satın almanız bir atari salonuna yatırım yapmanız anlamına geliyor. Kendi Atari oyunlarınızı geliştirmeniz de elbette mümkün. Ayrıca bu alanlarda sadece oyun değil konser vb. aktiviteler de sağlayabilirsiniz. Sınırsız imkan LAND sahiplerini monetizasyon için bekliyor. Tabi bu çeşitlilik LAND sahipleriyle oyun kullanıcıları arasındaki ilişkiyi karmaşık hale getiriyor.
Land’ın değeri Sandbox metaverse’inde sürekli dalgalanıyor. Örneğin ünlü bir sanatçının kendi LAND’ını yaratacağını duyurması komşuların LAND’larının değerini uçuruyor. Burada oluşan rant imar planından değil popülerlikten geçiyor.
Sandbox whitepaper’da gelecekte LAND’ların birleşerek ilçe-il vb. hale gelebileceğini söylüyor. Oyunda birden fazla alana sahip olma pazarlama faaliyetlerinde verimlilik-fırsat sağlıyor. Özetle, LAND almak bir işlemden daha fazlasıdır. Gerçekten de, her oyuncunun bir katılımcı olduğu kendi yasalarını ve para birimini kullanan karmaşık bir ekonomik sistem dizayn edilmiştir.
LAND vb. Token’ın Sermaye Piyasası Düzenlemeleri Kapsamında Olup Olmadığını Nasıl Anlarım ve Bu Neden Benim İçin Önemlidir ki?
Öncelikle her ülkenin kendi hukuki düzenlemeleri vardır. Siz hangi ülkenin vatandaşlarına hitap ediyor veya hangi ülke topraklarında faaliyet gösteriyorsanız o ülkenin düzenlemelerine uyum sağlamalısınız. Örneğin Türkiye’den Irak vatandaşlarına yönelik bir proje sunarsanız bu Irak yasalarına göre suç olsa bile Irak’a gitmezseniz bir bağlayıcılığı olmayacaktır. Ama AB veya ABD vatandaşları hedef kitleniz olursa ve bir de çok göze çarpan bir projeye sahipseniz bu ülkelerin düzenlemelerine uymak zorunda kalırsınız.Bir şeyin hangi halde menkul kıymet olup olmadığını yazmak bu bloga sığmaz. Ama ben LAND örneğini yorumlayarak sizlere bir bakış açısı kazandıracağım.
ABD’deki 1933 Menkul Kıymetler Yasası, eğer istisna söz konusu değilse ihraç edilen tüm menkul kıymetlerin SEC’e kaydedilmesini eğer kaydedilmeden satılırsa hem idari hem de adli cezai yaptırımın söz konusu olacağını belirtmektedir. Benzeri düzenlemeler AB mevzuatında da söz konusudur. Bir NFT veya Token eğer menkul kıymet kabul edilirse ve buna rağmen kayıt sürecinden geçirilmezse ciddi sonuçlar söz konusu olacaktır. Tabi ki kayıt süreci önemli bir hukuki süreçtir. Hukuk-bağımsız denetim ve kurumsal yönetim maliyetleri startup’ların bu sürece girmesi için başlı başına bir engeldir.
3 Nisan 2019’da SEC dijital varlıkların menkul kıymet olup olmadığı konusunda yön gösteren bir çerçeve yayımladı. (https://www.sec .gov/corpfin/framework-investment-contract-analysis-digital-assets). SEC bir finansal ürünün yatırım sözleşmesi olup olmadığını 1946’daki Howey testine referans göstererek bu çerçeveyi geliştirmiştir. Bu da bize iyi bir rehber olmuştur.
Howey testine göre bir NFT (veya token) aşağıdakilerden tamamına sahipse yatırım sözleşmesi olarak kabul edilmektedir.
– Yatırım söz konusuysa
– Yatırım bir firmaya veya girişime yapıldıysa
– Yatırım başkasının çabasına bağlı olması
– Yatırımın bir kâr beklentisiyle yapılması
İlk şart oldukça basittir. Bir tür değer karşılığında (ister fiat para ister kripto para) karşılığında bir NFT sağlanırsa bir para yatırımı vardır. Nitekim SEC, bir NFT tamamen ücretsiz olarak verilmediği sürece ilk kriterin karşılandığını belirtmektedir.
İkinci koşul biraz daha karışıktır. Dikey ortaklık denilen yapılarda yönetici belirli bir efor sarfetmekte bunun sonucunda yatırımcı kâr/zararı bir şekilde (temettü vs) elde etmektedir. Yatay ortaklıkta ise birlikte çalışan kişilerin (yatırımcı ve girişimci) çabalarıyla gelen fonlar havuzda toplanmakta ve orantılı olarak dağıtılmaktadır. SEC tüzel kişilik olsun olmasın burada dikey ortaklık benzeri bir yapı varsa şartın karşılandığını ifade etmektedir.
Üçüncü ve son nokta, yatırımın, başkalarının çabalarından elde edilecek makul bir kâr beklentisiyle yapılması gerektiğidir. Burada yatırımcı kendi hareket alanı olmadan girişimin yöneticisinin performansına dayalı olarak kâr beklemektedir. NFT ve token’lar açısından yatırımcının elde edeceği getiri girişimcinin girişim üzerindeki performansına ne düzeyde bağlı olursa o denli menkul kıymet olarak değerlendirme olasılığı artacaktır.
SEC, 3 Nisan 2019 tarihli rehberinde, SEC – CM Joiner Leasing Corp.,(meşhur Howey testinin dayandığı karara) atıfta bulunarak whitepaper’da yer alan şartlar, dağıtım planı, token ekonomisi ve tüm bu sistemin içerdiği teşvik yapısını soruşturmaların merkezine koyduğu görülmektedir. Dolayısıyla NFT ve token’ların nasıl pazarlandığı, alıcının neden makul beklentilere girdiği ve NFT’nin yatırımcılara sağladığı haklar idari ve adli yaptırımları doğrudan etkilemektedir.
Peki bu metaverse gayrimenkul karşılığında çıkarılan LAND token (NFT) bir menkul kıymet midir?
Howey testinin ilk başlığı bir para yatırımı olması. LAND token bir kriptopara olan SAND aracılığıyla alınmaktadır. Bu sebeple ilk şartın sağlandığına yönelik bir şüphe bulunmamaktadır. LAND’ların menkul kıymet olup olmadığının değerlendirilmesindeki ikinci şart bir girişime/şirkete yatırım yapılıp yaplmadığının tespitidir. Başta anlattığım üzere bir yatırımın dikey ortaklığa mı yoksa yatay ortaklığa mı olduğu tartışmasında eğer dikey ortaklıktan söz ediyorsak burada da Howey testinin bir şartı sağlanmış olacaktır. LAND token’lar daha çok yönetimin aldığı bir karara göre yatırımcıların nihai performanstan gelir ürettiği dikey ortaklığın meyvesine benzemektedir. Her ne kadar diğer ortaklarının performansı yatırımcının karını etkilese de burada bir imece usulünden bahsedilemez dolayısıyla yatay ortaklık söz konusu değildir herkes aslında kendi çıkarının peşindedir.
Diğer yandan alınan bu LAND sahiplerinin elde ettiği servet genel olarak Sanbox yönetiminin çabasına dayalı olduğu gibi daha çok diğer LAND sahiplerinin aldığı aksiyonlara da bağlı görünmektedir. Örneğin sizin komşunuz burayı bir cazibe merkezi! haline getirirse sizin de LAND’ınız değerleniyor. Yönetimin verdiği doğru stratejik kararlarda uzun vadede getirilerinizi artırıyor. Sandbox metaverse’inde işleyen ekonomik sistemin başarısı (örneğin LAND ve diğer NFT satışlarının artması, oyun içi satış gelirlerinin veya reklam gelirlerinin artması) SAND para biriminin değerini artıracaktır. Bu nedenle SANDBOX’daki LAND sahiplerinin ve oyuncuların finansal başarısı, Sandbox yönetiminin finansal başarısıyla yakından ilişkili olduğunu düşünüyorum.
Howey testinin son koşulu biraz şaibelidir. Hatırlayın ne demiştim, bir kâr beklentisi olmalı ve bu kâr beklentisi başkasının eforuna bağlı olmalı. Şüphesiz bazı insanlar LAND’ları değerlendikten sonra hemen elden çıkarmak için almaktadır. Bazıları da uzun vadede metaverse ekosisteminin nimetlerini beklemektedir. Bir üçüncü kitle vardır ki, LAND’ları kendi oyunlarını geliştirmek ve test etmek için -finansal kazanç elde etmekten ziyade test ortamı için- elde etmektedirler. Ancak genel olarak diğer yatırımcıların ve yöneticilerin aksiyonları token değerlerini doğrudan etkilemektedir. Bu unsur LAND tokenlarının nasıl pazarlandığı ile de ilgilidir. Eğer siz halka gel arkadaş burada Beckenbauer, Kaleci Mayer de bu projeyi kârlı yapmak için arsa alıyor diye pazarlarsanız menkul kıymete yaklaşırsınız. Zamanla LAND değerlerinin komşu yatırımcıların aksiyonlarından ne denli etkilendiğini göreceğiz. Keza bu tür ekosistemler tam olarak merkezi olmayan bir organizasyon (DAO) olmaktan çok uzak. DAO olmaya ne kadar yaklaşacakları da hukuki tanımlarını etkileyecek.
Geçtiğimiz aylarda Top Shot NBA NFT’lerinin menkul kıymet olduğuna yönelik pek çok yatırımcı tarafından dava açıldı. Yatırımcılar ve avukatları iddia ediyor ki, bu NFT’ler menkul kıymetti ve SEC’den izin alınmadan ihraç edildiği için cezalandırılmaları gerekmektedir. Bu konular karşısında SEC’in hızlı bir aksiyon alacağını düşünüyorum zira yüzlerce metaverse projesiyle bir curcuna oluşmuş durumda.
Tüm Bunlar Metaverse İçin Ne Anlama Geliyor?
Ana akım medyada her gün metaverse haberleri çıkarken, metaverse’de arsa yatırımı yapan yüzbinlerce insan göreceğiz gibi. SPK bu konuda proaktif bir aksiyon olmazsa Türkiye gibi dâhi hırsızların kolaylıkla yetiştiği bir toprakta mağdurlar çoğalacak. Bir token’ın menkul kıymet olması detayında hukuk tekniği ile ilgili bir konu olsa da aslında olay halktan bir şekilde para toplamakla ilgilidir. Halk korunması gereken tasarruf sahibidir.Bununla birlikte Türkiye dışındaki ülkelere yönelen metaverse yatırımcıları açısından demokles’in kılıcı hep üzerinde olacak. AB ve ABD açısından neyin menkul kıymet olduğu neyin olmadığı içtihatlarla belirlenmiş durumda geriye sadece dikkatli yorumlamak kalıyor.
https://www.finahukuk.com/2021/10/31/metaverse-ve-hukuk/
Metaverse Evreninde Veri Güvenliği, Verilerin İşlenmesi ve Yapay Zeka için tıklayınız.
One thought on “Metaverse’de Gayrimenkul Satmak Suç mu?”