Libra, Tether ve Diğer İstikrarlı Kripto Paralara İlişkin Bir Değerlendirme

[container section_title=’Container’ fullwidth=’no’ bgtransparency=’0′ top=’20’ bottom=’20’ innerbottomshadowsize=’0′ bordertop=’0′ borderbottom=’0′ collapse=’false’][column type=’12’ last=’1′][title fontfamily=’Muli’ textcolor=’#8224e3′ fontsize=’21’ th_height=’10’ th_margintop=’5′ th_bgtransparency=’0′ th_bgpattern=’3′ animation=’default’]Libra, Tether ve Diğer İstikrarlı Kripto Paralara İlişkin Bir Değerlendirme[/title][text google_font=’Muli’ transparency=’0′ fontsize=’15’ animation=’default’]

Geçen hafta Blockchain ve Kripto para dünyasındaki en önemli haber şüphesiz Facebook’ın Libra projesindeki değişiklikti (tabi bir hacker’ın 25 milyon dolarlık kripto parayı çalıp 2 gün sonra geri getirmesini saymazsak). Libra’nın projesiyle ilgili pek çok soru işareti var fakat bu soru işaretlerini şekillendirecek daha önemli bir konu stabil (istikrarlı) kripto paralardaki uluslararası düzenlemeler olacak. Gelin isterseniz göz atalım;

Libra Derneği Nedir?

Blockchain ve kripto paralarla birazcık ilgilenenler Facebook’un Libra projesini duymuştur. Geçen yıl ortaya konulan bu proje bir kaç yıllık maziye sahip olsa da dedikodular ancak Mayıs 2019’da resmi olarak nihayete ermişti. Facebook Libra Derneği’ni kurarken yanına Visa, Mastercard, Paypal gibi ödeme devlerini, Vodafone gibi telekominikasyon devini ve Stripe gibi Fintech’leri ve Uber, Lyft gibi teknolojik unicorn’ları minimum 10 milyon dolar yatırım vaadiyle yanına almıştı. Libra Derneği uluslararası kabul gören bir istikrarlı kripto para yaratma misyonuyla kurulmuş oluşumdur.

Libra Derneği’nde Ne Yanlış Gitti?

Libra’nın resmi tanıtımından sonra, Libra regülatörlerden, politikacılardan ve endüstrinin önde gelenlerinden eleştiri yağmuruna tutuldu. Merkez bankaları ve düzenleyici/denetleyici kuruluşlar uzun bir soru setiyle Libra’yı adeta göz altına aldı. Öyle ki, çok da önemsemedikleri stabil kripto paralar birden regülatörlerin ajandasına dâhil oldu.

Mark Zuckerberg ve diğer Facebook’un üst yönetileri çeşitli görüşmelerle endişeleri dağıtmaya çalışsa da ABD’de senatoyu ikna edemediler. Facebook’un ABD seçimleri öncesinde yaptıkları hatalar ya da bilemediğimiz başka şeyler Libra’ya duyulacak “güven” olgusunu zayıflatmıştı. Projeye olan güven zamanla diğer ortaklar açısından da aşındı ve Mastercard, eBay, Visa, Booking bir kaç ay içinde ayrılma kararı verdi. 

Libra Ne Karar Verdi?

Eleştiri ve endişelerin sonunda Libra Derneği bir miktar geri adım attı ve modelini yeniden tasarlamaya karar verdi. 16 Nisan 2020’de Libra temsilcisi Michael Engle bu yeni yaklaşımı duyurdu. Buna göre üç aşamalı bir yeni plan oluşmuştu:

  1. Çok paralı seçeneğe ek olarak tek paraya endeksli bir istikrarlı para önerilecek
  2. Libra ağı piyasaya sürülmesi sürecinde fazlara ayrılarak
  3. Blockchain teknolojisi mevcut regülasyonlarla uyumlu hale getirilecek.

Anlıyoruz ki merkez bankalarının, yasa koyucularının ve düzenleyici denetleyici otoritelerinin baskısıyla Facebook ve Libra Derneği regülasyona karşı boyunları eğdiler ve stable coin’lere yönelik düzenleme çerçevesini uygulamaya koyacaklarının kararını verdiler

Peki İstikrarlı paralara İlişkin Regülasyon Çerçevesi Nedir?

ICO’ların (İlk Coin Arzı) moda olduğu dönemde de düşüsü sürecinde de hukuki karşılığı ve regülasyon meseleleri hep gündem olmuştur. 2017 yılında yaşanan ve bir çok yatırımcının parasını ICO tuzaklarına kaptırdığı günlerde denetleyici kurumların tepkisi yavaş olmuştur. Bu sahipsiz, regülasyonun olmadığı bölgede kripto paralar ancak mevcut yasalarda kendine küçük bir yer bulmuştur: Utility (hizmet) token, securities (menkul kıymet) token ve payment (ödeme) token. Bu süreçte ICO projeleri, mümkün olduğunca kendilerinin menkul kıymet olmadığını ikna etmeye zaman harcamışlar, âdeta gerisi tufan demişlerdir.

Sonraki sorumuz ise istikrarlı kripto paraya yönelik düzenlemelerdir. İstikrarlı paralar  ICO’larla üretilen ve fiyatı anlık olarak değişen token’lardan ziyade istikrarlı bir varlığa (çoğunlukla resmi bir paraya) endekslenen dolayısıyla fiyatı göreceli olarak sabit kalan kripto paralardır. En çok bilineni de değeri dolara sabitlenenleridir (USD Tether vs.) Tabi sonrasında altına, gümüşe ve diğer kripto paralara endeksli pek çok istikrarlı kripto para piyasaya çıkmıştır. Böylece yatırımcıların veya kripto para sahiplerinin istikrarsız piyasalarda güvenli bir limana sahip olma imkanları oluşmuştur. 

İstikrarlı kripto paralar Menkul Kıymet Token Arzıyla (STO) sürekli karıştırılır. Zira STO’ların da dayanak bir varlıkları vardır ve ortaklık payı, tahvil vb. finansal araçla desteklenirler. Ancak istikrarlı kripto paraların bir gelir vaat etme veya dayanak varlığın bir gelir türetmesi gibi fonksiyonları olmadığı için menkul kıymet olarak nitelemek oldukça hatalıdır. 

Bu sonuca sadece kendim varmıyorum. IOSCO (Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonları Örgütü) geçen ay yayımladığı detaylı raporunda neden istikrarlı kripto paraların bir menkul kıymet olamayacağını tek tek izah etmiştir

Bununla birlikte IOSCO istikrarlı kripto paraların yatırımcılara ve tüketicilere sağlayacağı faydaların yanı sıra risklerinden bahsederek bir düzenleme çerçevesi çiziyor. Rapor’da istikrarlı kripto paralardan endişe duyulmasına sebep olan temel husus fiyat istikrarı, suç gelirlerinin aklanması ve yatırımcının korunması konuları olarak görülüyor. Muhtemelen bu rapor regülatörler için bir ajanda olacak. 

Uzun lafın kısası?

Elbette her vaka kendisine hastır. Biz istikrarlı kripto paraya standart dışı misyonlar yüklersek, ona değişik finansal özellikler katarsak bir menkul kıymet olarak niteleyebilmemiz mümkün olabilir. Bunun yanı sıra görünen köy de kılavuz istemez. Trajiktir ki istikrarlı kripto para menkul kıymet regülatörlerinin gündemine bir menkul kıymet olmadığı kabul edilerek girmiştir. 

Libra olmasaydı biz istikrarlı kripto paralara ilişkin düzenlemelere çok daha geç kavuşacaktık. Şanslı mıyız değil miyiz bunu zaman gösterecek. 

[/text][/column][/container]


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir