Endüstri 4.0 ve Blockchain

Dijitalleşme, fabrikaları, müşterileri, tedarik zincirlerini ve aklınız hayalinize gelen tüm menfaat sahiplerini bir eko sistemde birbirlerini kesintisiz bağlıyor. Sanayi sektöründe internet teknolojilerinin, diğer geleceğe odaklı teknolojilerle kombinasyonu ciddi bir paradigma değişikliği. Biz bu değişikliği son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz Endüstri 4.0 olarak adlandırıyoruz.

Endüstri 4.0 temel olarak akıllı hizmetleri, akıllı ürünleri ve fabrikaları içine alan bir eko sistem. Bu eko sisteme geçiş, sanayi sektörünün faaliyetlerini daha verimli kılmak, maliyetlerini rekabetçi hale getirmek ve işletmeyi sürdürülebilir kılmak için önemli bir fırsat yaratıyor. Ancak böyle bir otomasyonu sağlayabilmek için çok sayıda nesnenin birbirine internet teknolojisiyle bağlanması gerekiyor. Gerçekte bu nesnelerin teknolojiyle birleşmesi onları hacker’ların saldırısına pek çok güvenlik açığına karşı savunmasız hale getiriyor. Bu risklere karşı kişisel veri dahil pek çok hassas bilginin kriptografik tekniklerle korunması son yirmi yıldır yoğun bir şekilde kullanıldı ancak bugün bilgi güvenliği sistemleri farklı seçeneklere yönelmiş durumda.

Hepimizin bildiği üzere blockchain bir kriptopara (Bitcoin) için geliştirildi. Bitcoin’in blockchain yapısı merkezi olmayan bir şekilde veri yönetimine ve işlem yapılmasına imkan veren bir teknoloji. 2008 yılında anonim bir para birimi hayalini gerçeğe dönüştürmek için ortaya atılan bu fikir gün geçtikçe daha çok ilgi çekti zira veri bütünlüğü, güvenliği ve anonimliği herhangi bir üçüncü tarafın müdahalesi olmadan sağlama imkanını kullanıcılara sunuyordu. Blockchain’in pek çok kullanım alanı var ve Endüstri 4.0’da blockchain’in yeniliklerini içine alabilen bir eko sistem. Öyle ki, blockchain akıllı fabrikaların ihtiyacı olan siber-fiziksel sistemleri oluştururken fabrikaların ihtiyaç olan yedek parçanın siparişinden, üretim sürecinde gereksiz enerji tüketiminin azalmasına, lojistik zincirindeki hataların önceden kesin olarak tespitine vs. pek çok faydayı beraberinde getiriyor. Blockchain’in potansiyeli bizi bütün menfaat sahipleri için güvenilir olan yeni, optimize edilmiş, esnek ve daha etkin iş modellerine uyum sağlamamıza imkan veriyor. Bu durum Blockchain teknolojisini Endüstri 4.0’ın gelişiminde güçlü bir ittifak olarak kılıyor. Bu yazımda ben demagojiden öte gideceğim ve bizzat use case’lerle fabrikadan son kullanıcıya Blockchain’in nasıl katkı sağlayabileceğini sizlere sunacağım.

Tedarik Zinciri Uygulaması

Tedarik zinciri yönetim süreçleri ürüne bağlı olarak aşırı derecede karmaşık olabilir. Farklı coğrafi lokasyonlar tedarik zinciri için farklı bağlantıları taşıyabilir ve mallar ancak bu bağlantıların etkin kullanımıyla optimum şekilde dağıtılabilir. Yüzlerce aşama, ödeme ve fatura türlerinde çok çeşitlilik bunun cabasıdır. Bu aylarca süren ve pek çok kişi-kurumun dahil olduğu, yetersiz şeffaflık taşıyan bir süreçtir ki, pek çok sorunu beraberinde taşır. Blockchain tedarik zincirini ve lojistiğe vereceği eşsiz katkılar vardır ki, bunu endüstri 4.0 çerçevesinde iki aşamada ele alabiliriz.

1.     Fiziksel arz zincirine yönelik blockchain kullanımı: Fiziksel anlamda blockchain lojistikte kendiliğinden kontrollü ve özerk alt sistemlerin kullanımına imkan vermektedir. Akıllı sözleşmelerin kullanımı otomatik bir şekilde teslimatın sağlanmasını (yani sipariş verildikten sonra insan eli değmeden akıllı sözleşmelerin devreye girmesiyle müşteriye siparişin ulaşımına dair tüm süreçleri yönetebilmesini) hatasız operasyon yönetimini (örneğin ürünün durumunun izlenmesini, uzaktan teçhizatların kullanımını veya kullanıcısız bir şekilde makinaların üretilmesini, ürünlerin robotlarla toplanmasını, yüklenmesini, boşaltılmasını vs) sağlamaktadır.

2.     Dijital Verinin Değer Zincirinde Kullanımı: Uçtan uca tedarik zincirlerinde farklı tür verinin makinalar ve sensörler vasıtasıyla toplanması fiziksel bir süreç olarak biline gelmektedir. Bugün veri çok değerlidir ve blockchainde verinin kaydolması, analiz edilmesi katma değerli hizmetlerin verilmesine olanak sağlayabilmektedir. Blockchain temelli akıllı sözleşmeler ilk başlarda tek bir işlemin gerçekleşmesi için kullanılmak için hazırlandığı varsayılırdı. Örneğin bir imalatçı üretimi için kritik bir bileşenini tedarikçiden temin ederken her bir aşama için ayrı sözleşme kullanmak gerekiyordu. Şimdi ham maddeden son kullanıcıya ürün gidinceye kadar tedarik zincirinin her aşaması birbirine bağlı bir zincirde tek bir akıllı sözleşme altında işletilebilmektedir. Şöyle ki her bir aşama zaman bazlı olarak işlenmekte ve tamamlandığında sonraki aşamaya otomatik olarak geçmektedir. Dolayısıyla bir sorun oluştuğu zaman blockchain platformu (genelde private blockchain ağları) vasıtasıyla hatanın, gecikmenin nedenleri izlenebilmektedir. Böylece hızlı bir şekilde aksiyon alınabilmektedir. Daha da önemlisi, akıllı sözleşme kusursuz bir şekilde tanımlanırsa yanlış alarm ihtimali yoktur, kusurun ne olduğu ve nasıl çözüleceği de aslında tanımlanmıştır. Veya sözleşme ihlal edildiğinde hukuki yaptırım da zincire bağlanabilmektedir. Blockchain’siz tüm bu süreci işletmek inanılmaz karmaşıktır ve bunu çözmek artık mümkündür.

Kalite Kontrol

Ürünün ve sürece ilişkin bilginin tüm hareketleri blockchain üzerinde gerçekleştirilebilmektedir. Her ürünün özellikleri blockchainde kaydedilebilir ve tarihsel seyri izlenebilir. Bu özellikleri ürünün kökeni, kalitesi, miktarı, sahibi, üretim tarihi vs. diye örneklendirebiliriz. Veri öylesine zengindir ki; ürünün kalitesini, geri dönüşüm ihtimalini hatta karbon ayak izi gibi detaylı bilgileri taşımaktadır ve üretimden tüketime kadarki süreçte müşterilere güvenli, sağlam, gıda ise taze ürünün ulaşması verinin bir blok zincirle yönetilmesi suretiyle sağlanabilir. İşte müşterilere tüm bu bilgilerin eksiksiz ve şeffaf bir şekilde sağlanabilmesi, ürünün yolculuğunun hiçbir şüpheye yol açmayacak şekilde doğru sunulması blockchain’in akıllı sözleşme yapısıyla mümkündür. Ürünün kaynağını izleme yeteneği biyo çeşitlilik endişeleriyle ilişkilendirilerek kaynakların etkin bir şekilde kullanılması ve sürdürülebilirliğe katkı sağlaması tavramlarını da gündeme getirmektedir. Zira blockchain teknolojisini kullanarak ürünün yaşam döngüsü analiz edebilmek gerçek ürün verisiyle özellikle gıda sektörü için doğru tarım politikalarının kullanılmasına imkan vermektedir. Bu blockchain teknolojisini kullanarak kıtlığa veya gıda sektöründeki arz kaynaklı enflasyonu azaltmak için devrimsel bir fikirdir (bunu ülkemizde düşünebilmek muhtemelen 10 sene sonrasının konusu olacaktır)

Ticaretin (İhracatın) Finansmanı

Ticaret sektöründe pek çok taraf blockchain’in güvenliğinden fayda sağlayabilmektedir. Örneğin ürününü özellikle uluslararası pazarlara sunmak ve satmak isteyen imalatçılar veya iş modelleri küresel tedarik zinciri için gerekli malları ithal etme üzerine kurulmuş kurumsal alıcılar ticaretin taşıdığı alacak riskinden, kur ve faiz riskinden çok ciddi bir şekilde etkilenmektedir.

Bu risk bankalar veya geleneksel aracılar tarafından hedge edilse de, genelde çok maliyetli olmaktadır. Bankalar ticaretin finansmanında aşırı deneyimlidir ve sosyal, ekonomik, jeopolitik iklimde riskleri yönetme konusunda ciddi avantajları vardır. Ancak şeffaflık ve izlenebilirlik konusunda blockchain esnekliğini gösterememektedir. Blockchain ürünün teslimi ve ödemenin yapılması süreçlerini mükemmel bir şekilde birleştirebilmekte ve operasyonel hataları bertaraf ederek bunu finansman süreciyle entegre edebilmektedir. Ancak yine de yükümlülüklerin yerine getirilmediği durumda tazmin prosedüründe blockchain başarısızdır. Yani akıllı sözleşmeler verilen talimatı uygular ve taahhütler gerçekleşir ya da gerçekleşmez. Peki ya gerçekleşmeyince ne olacak? Akıllı sözleşme icra takibini mi başlatacak, müzakareler mi yapacak? Henüz bunları konuşmak için çok erken. Bu nedenle belki de bankalarla blockchain teknolojilerini birleştirmek daha mantıklı bir çözüm olabilecektir. Bunun için bankaların blockchain girişimlerine daha fazla kapıyı aralaması platformlarına kendi müşterileriyle karşı tarafı bağlayabilecek şekilde blockchaini entegre etmesi gerekiyor. Bu, bir disruption mantığıyla bankaların Pazar payına zarar verebilecek tehdit değil aksine müşteri potansiyelini daha iyi kullanmasını sağlayacak bir verimlilik çözümüdür

Güvenlik Riski

Son olarak endüstriyel sistemler her geçen gün daha fazla siber ortama ve dolayısıyla risklerine maruz kalmaktadır. Otomasyon ve çoklu bağlantı üzerine kurulu Endüstri 4.0 bize daha zengin kaynaklı, akıllı ve sürdürülebilir makinalar sağlasa da siber risklere daha fazla maruz bırakmaktadır. Blockchain özü itibarıyla onaylanmış ve maskelenmiş güçlü bir mekanizmayla sağlayarak siber güvenliğin iyileştirilmesine yardım ediyor. Kendi cihazlarımızı kullanarak verinin, işlemin, sürecin doğruluğunu kontrol etmek-çapraz kontrol yapmak blockchain sayesinde mümkün ve endüstri eko sisteminde, bu kadar makinanın ve sürecin dijital olarak bağlandığı bir ortamda kendinden doğan bir güvenlik vaat ediyor.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir