Açık Bankacılık vs Platform Bankacılığı; Türkiye’de Fintech Ekosisteminin Geleceği
Nerede Kalmıştık?
Birkaç ay evvel Geleceğin Amazon, Uber’i olmak mı, yoksa Amazon bank, Uber bank’a razı olmak mı? Platform bankacılığı nedir, ne değildir? adlı bir yazı yayımlamıştık. Epey ilgi çekti, bu sefer bu yazıyı başka popüler bir konu olan Açık Bankacılık ile birleştirdik:
Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde bankacılık sektörü dönüm noktasında bulunuyor. Yıllarca piyasanın hakimi olan bankalar, teknoloji alanında yaşanan gelişmeler ve regülasyonun değişmesi ile birlikte iş modellerini değiştirmekle karşı karşıyalar.
Çok Konuşulan ancak Az Bilinen Fintech Terimi: Açık Bankacılık
Rekabetin ve teknolojinin getirdiği terimlerden birisi de “Açık Bankacılık”. Kulağa da hoş gelen bu terim, 2008 finansal krizinden sonra ağzımıza pelesenk oldu ve Avrupa Birliği’nin PSD2 düzenlemesiyle finansal teknolojinin en önemli yapı taşlarından biri haline geldi. PSD2 ile birlikte bize üç inovasyon sunuldu: Bunlar; hesap bilgileri sağlama, ödeme emri başlatma hizmeti ve hesaptaki paranın mevcudiyetini doğrulama hizmeti. Bu üç yenilik bankacılığı iki yönden dönüştürdü. İlki bankadaki hesap bilgilerinin müşteri rızasıyla toplanıp güvenli yöntemlerle üçüncü taraflarla (Fintech şirketlerine) paylaşılması. İkincisi ise gerek ödemenin gerçekleştirilmesi ve gerek ödeme bilgilerinin temin edilmesi sürecinde bankaların rolünün değişmesi.
Regülasyon kaynaklı bu paradigma değişikliği platform merkezli bir yaklaşımla kendisine yer buldu. Fintech kuruluşlarının, bankaların ve diğer üçüncü taraf kimselerin müşteri verisi, iş süreçleri ve fonksiyonları etrafında yer aldığı bir ekosistem hayali gerçek olmaya başladı.
Bir Platform Olarak Bankacılık (BaaP)
Farklı isimlerle anılsa da Banking As A Platform (BaaP), yakın zamanda ülkemizin bankacılık gündemine girmesi bekleniyor.. BaaP’ı tanımlamak istersek, açık bankacılık, API’ler, dijital platformlar, platform ekosistemleri, dijital uygulama pazar yerleri ve işbirlikleri, modüler dizaynlar ve bulut bilişimin bir arada olduğu kolaylaştırıcı teknolojilere ve konseptlere verilen ad diyebiliriz. Açık bankacılık ve API’ler BaaP’ın en kritik fonksiyonlarıdır. Zira API’ler bankacılık sistemiyle dışarıdaki uygulamaların işbirliği içinde çalışmasını ve karşılıklı bilgi alışverişinde bulunarak istenilen hizmetin verilmesini sağlamaktadır. Bunun yanında dijital platformlarda bu eko sistemin bir parçasıdır. Dijital platformlar yazılımların çalışmasına izin veren ve kendisiyle birlikte uyumlu bir şekilde çalışan modüllerin oluşturduğu yapılardır. Bu modülerlik ve uyumluluk API’ler vasıtasıyla sağlanır. Sistem tek bir çekirdek yapıya bağlı değildir. Menfaat sahipleri kendi ihtiyacı olan uygulamaları dijital platformun öngördüğü standart ve güvenlikte çalıştırabilir-geliştirebilir-sunabilir.
Bu yolla platformlar bir ağ etkisi oluşturarak pek çok kimsenin aynı anda farklı hizmetleri almasını sağlayarak son kullanıcıların ilgisini çeken bir yapı oluşturabilir. Bu platformları yazılımcıların ve son kullanıcıların istediği yazılımı alabildiği, satabildiği, çalıştırabildiği pazaryerleri olarak da adlandırabiliriz. Burada kritik sözcüğü “işbirliğine açıklık” olarak ifade edebiliriz.
BaaP eko sisteminin diğer bir bileşeni bulut bilişimdir. Bulut bilişim kurumsal yazılım sürecinde de facto hale gelmeye başladı. Bulut bilişimin teknik yararlarının yanı sıra (örneğin anlık ulaşılabilen altyapı, self servis kaynak yönetimi, kaynakların tek bir havuzdan verimli kullanımı ve esneklik) düşük yatırım maliyeti, düşük risklilik ve organizasyonel çevikliği artırmak gibi operasyonel verimliliği yükselten faydaları da vardır. Bulut bilişim üç temel hizmet modeline sahiptir:
1- IaaS (Bir Hizmet Olarak Altyapı Sunulması):
Müşterinin saklama-işleme-ağ ve diğer teknoloji ihtiyaçları IaaS ile tek elden verimli bir şekilde sağlanabilmektedir. Tüketici yazılımını platforma yükleyebilir ve istediği vakit çalıştırabilir. Böylece yazılım için kendine özel sunucu kiralama vs. derdinden kurtulur. Bunu bir nevi piknik alanı sağlayan mangalcıya benzetebiliriz.
2- PaaS (Bir Hizmet Olarak Platform):
PaaS tüketicilerin geliştirdiği-sahip olduğu uygulamaları platform sahibinin sağladığı muhtelif dil-kütüphane-hizmet ve araçlar kullanarak platforma (bulut altyapıya) yüklemesini sağlamaktadır. Bunu bir nevi kendin pişir kendin ye hizmeti sunan mangalcılara benzetebiliriz.
3- SaaS (Bir Hizmet Olarak Yazılım):
SaaS tüketiciye hizmeti sunan kişinin bulut altyapısındaki yazılımı kullanmasını sağlar. Bunu da restaurantta gelen yemeğe benzetebiliriz.
Diğer taraftan son zamanlarda kullanılan ve kulağa absürt gelen bir terim olan konteynerleştirmeyi (containerisation)açıklamakta fayda var. Konteynerleştirme yazılım kodunun bütün eklentileriyle paketlenip tekdüze olarak tüm alt yapılarda sorunsuz bir şekilde çalıştırılabilmesidir. Bu teknoloji yazılımcılara bir kez kod yazıp tüm altyapılarda bunu çalıştırabilmesini sağlar. Konteynerler çeviklik, taşınabilme, güvenlik, sürdürülebilirlik, maliyet avantajı gibi pek çok katkı sağlar. Bu da banka IT mimarileri için pek çok sorunun çözümünü sağlar. Açık bankacılıkla ilişkilendirilebilen pek çok teknoloji, söz konusu model ve bulut bilişimle birlikte anılan platformların önemli bir parçası haline gelmiştir.
Şekil-1: Platform Bankacılık Mimarisi
Yukarıdaki şekilde platform bazlı bankacılığın ana bileşenlerini görmekteyiz. Bu bileşenler bahsettiğimiz üç temel araca (IaaS, PaaS ve SaaS) bağlı. Ayrıca söz konusu durum üçüncü taraf şirketlerin güvenli bir şekilde sorumluluk alabilmesine ve kontrolü sağlayabilmesine imkân sağlamaktadır. Buua vendor complexity olarak adlandırılan sorunun azaltılması olarak niteleyebiliriz. Şekil-1’i bir miktar açıklayalım.
İlk aşamada (Şekil 1’de en üstte) Bir Hizmet Altyapısı Olarak Bulut Bilişim’i (Cloud Computing as a Service) görüyoruz. Temel bankacılık platformu bu altyapıyla entegre halindedir. Platform bankacılığında bankaların temel işleriyle meşgul olması ve bilgi/iletişim teknoloji alt yapılarının yönetimleriyle uğraşmaması öngörülür. Yani işi ehline bırakmaları istenir. Bulut bilişim, bir yandan bankaların kurumsal güvenliğini, bilişim hukukuna uyumlu olarak sağlarken bir yandan daha verimli, daha yüksek performanslı ve daha düşük maliyetli bir sistemin oluşturulmasını sağlar. Bununla birlikte Türkiye’de bilgi teknolojileri mevzuatı sunucuların yurt içinde kurulması zorunluluğunu getirdiği için yerel bulut hizmetlerinin daha fazla yaygınlaşması bu verimlilik için elzemdir.
İkinci seviyede temel bankacılık platformu yer almaktadır. Günümüzde bu klasik sistemler kendi başına bankacılık sektöründe yer bulmaktadır. Burada ise temel bankacılık sistemini platform bankacılığı modelinde konumlandırıyoruz. Bu sistem bir ana bankacılık sistemine ve süreç yöneticisine ( Process Orchestration – PO) ihtiyaç duymaktadır. Örneğin ana bankacılık sisteminin mevduat, kredi, kredi kartı gibi temel sistemlerden oluştuğunu varsayalım. PO fintech uygulamalarını API’ler ve API platformları aracılığıyla söz konusu sistemlere entegre edilmesini sağlar. Genel olarak bu platformlar bulut tabanlıdır ve konteynerleşmiştir. Böylece IaaS üzerindeki PaaS katmanında rahatlıkla çalıştırılabilir.
Üçüncü seviyede veritabanı yönetimi vardır. Bu yönetim müşteri ve işlem verilerinin yönetildiği ve saklandığı sistemler olarak da ifade edilebilir.
Dördüncü seviyede API yönetim platformu vardır. Bu platformAPI’lerin tasarlanması, korunması, yayımlanması, izlenmesi, kullanılması ve üzerinden gelir elde edilmesini sağlar.
Beşinci seviyede API pazaryerleri vardır. Bunlar geliştiricilerin uygulamaları için API’leri keşfetmesini ve entegre etmesini sağlar. Bu pazar yerleri, özel platformları ve üçüncü taraf uygulamaların, hizmet ve sistemlerin entegrasyonunda önemli bir rol oynar. API pazar yerleri açık bankacılıkta veri alışverişi için çok kritik bir yapıyı oluşturur.
Altyapı, temel bankacılık yapısı ve API platformları devreye alındıktan sonra, bankanın ihtiyaç duyduğu işlevselliği sağlamak için ek bileşenler entegre edilebilir. Böyle bir yapıyı kurumsal dijital uygulama pazaryeri olarak adlandırabiliriz ki uyumlu API’ler aracılığıyla hızlı ve kolayca yazılımların entegre edilebildiği bir eko sistemden bahsediyoruz aslında.
Son olarak son kullanıcı arayüzünden bahsedebiliriz. API bazlı olan bu yapı masaüstü, akıllı telefon ve API erişimleri destekleyen herhangi bir cihazla erişilebilir bir yapıdır.
Açık Bankacılığa Dönersek
Açık bankacılık ve bankacılık teknolojisindeki yeniliklerin müşterilere pek çok faydası olduğuna önceki yazılarımızda çok kez değinmiştik. Açık bankacılık müşterilere ürün ve hizmetleri kıyaslama imkanı vermesi, bankacılık hesabı olmayanların dâhi bu hizmetlere erişebilme imkanı tanıması, müşteri hesap verisine erişimin mümkün kılınmasıyla yetersiz veriden dolayı düşük kredi skoruna sahip olan kimselerin kredi piyasasına erişimi gibi olanaklar sağlamaktadır.
Bankalar bir yol ayrımında bulunuyor. Yenilikçi ve rekabetçi olanlar açık bankacılığı ve Fintech şirketlerinin API tabanlı uygulamalarını, finansal ürünlerin sunulabilmesi için platform tabanlı bir yapıya dahil ederek kolay bir yol sağlayabilirler. Ayrıca şu an Türkiye’de mevzuat izin vermese de -mecburen yakında yaygınlaşacak- kitlesel fonlama, kripto para ve mikro kredi gibi finansal ürünlerin API bazlı uygulamalarla platform bazlı bankacılık iş modellerine entegresi mümkün olacaktır. Platform bazlı bankacılık erken aşama girişimcilerin geliştirdiği yenilikçi uygulamaların gelecekte finansal teknoloji devi olabilmeleri için çok güzel bir fırsat sunuyor. Bunu değerlendirecek bankalar da kâr marjı problemini kökten çözebilir.
Bankalar bir nevi Fintech şirketlerine sponsor olmaktadır. Bu tek taraflı bir bağış işi değildir. Açık bankacılığa ve ilişkili teknolojiye duyarsız kalmayan, düşük sermaye ve operasyonel maliyetlerle sistemlerini buluta aktarıp bu girişimleri destekleyenleri gelecekte daha düşük aracılık maliyetleri ve daha iyi hizmet ve ürün kalitesi beklemekte. Dahası, gelişmekte olan ekonomilerde açık bir bankacılık ekosisteminin benimsenmesi ve yaygınlaşması, yalnızca finansal sistemi bir bütün olarak geliştirmekle kalmayacak aynı zamanda mevcut yenilikçi bankaları, FinTech’leri ve girişimcileri yenilik için de teşvik edecektir.
Açık bankacılık ve BaaP stratejilerinin benimsenmesinde düzenleyiciler, bankalar ve firmalar muhakkak zorluklarla karşılaşacaktır. Öncelikle Türkiye’de işbu blog yazısı yayımlandığı dönemde hala alt düzenleme (yönetmelik) yayımlanmamıştır. Bu yönetmelikle birlikte BaaP modellerini de destekleyebilecek düzenlemeler ve teknik standartlar ortaya çıkmalıdır. Düzenlemeler çıktıktan sonra işletmelerin bu standartların karmaşıklığını anlayabilmesi gerekiyor. Daha da zor bir konu açık bankacılık uygulamasında hem fintech kuruluşlarının hem de bankaların SCA adı verilen güçlü müşteri kimlik doğrulama prosedürlerini tartışmasız uygulayabilmesi gerekiyor. Diğer bir sorun açık bankacılık kültürünün Türkiye pazarında yaygınlaşması gerekiyor. Gelişmekte olan ülkeler açısından global teknoloji liderleri, yerel Fintech girişimcilerine kıyasen güçlü teknolojileri ve kullanıcı sayılarıyla önemli bir avantaja sahip görünebilir. Ancak Türkiye’de sunucularla ilgili yasal düzenlemeler söz konusu global teknoloji şirketlerini caydıracaktır. Bu halde yerel girişimlerin avantajlı olabileceğini söyleyebiliriz. Ancak onların da bu teknolojileri ve uygulamaları geliştirecek yetenekli ve deneyimli personele erişim sorununa sahip olduğunu unutmamalıyız. Ayrıca ölçekleme problemi de başka bir sorun olarak adlandırılabilir.
Sonuç Niyetine
Sonuç olarak dijital teknolojiler finansal hizmet piyasasında tüm dünyada yıkıcı etki bırakıyor. Açık bankacılık ve platform bazlı bankacılık modeli gelişmekte olan ülkeler için önemli fırsatlar sunuyor. Bu fırsat bankacılığı tehdit etmiyor. Çünkü banka dışı kesimi de sisteme kazandırma ve hizmet kalitesini artırabilme imkanından dolayı topyekün bir fayda sağlıyor. Tabi bu faydadan yenilikçi bankalar yararlanabilecek.
2 thoughts on “Açık Bankacılık vs Platform Bankacılığı; Türkiye’de Fintech Ekosisteminin Geleceği”